KONU KEDİ-KÖPEKSE KATLİAM İNSANSA SAVAŞ
I
Bir kıpırdanış var, insanî vasıflarını kaybetmemiş topluluklarda.
Çocuklar öldürülüyormuş, ondandır endişeleri.
Çocuklar öldürülmemeli imiş!..
Anneleri öldürülüyor.
Babaları öldürülüyor.
Yaşlı- hasta demeden herkes aynı şekilde.
Canlı adına ne varsa hepsi aynı biçimde.
Dağ-tepe, düzlük-bayır demeden ağaçlar, bitki örtüsü bundan nasibini alıyor.
II
İnsanın can havliyle terk edip göçtüğü evler sahipleniliyor, başkasınca.
Zeytinlikler ya kesiliyor ya " Burası bize vaad edilmiştir." Denilerek el konuluyor.
Her yer enkaz her yer yıkık-dökük.
Daha fazla kan istiyor, kana susamışlar, cinayetler artıkça, onların iştahı kabarıyor.
Ufak bir toprak parçasını denizden, karadan, havadan ablukaya alan, insan ve canlı bırakmayanlara ne denmeli?
Katliamları sıradan hale getiren, bununla övünenlere ne söylenmeli?
Açlıkla, susuzlukla tehditleri herkesçe bilinen, yerinden ve yurdundan göçe, bilinmeze sürülmek istenenlere yardım elini uzatmakta tedirgin görünenler, din kardeşliğini, aynı milletten olmayı nasıl izah etmekte?
Dört bir yandan dünyayı saran habis ahtapot kollarıyla varlığını zulmüyle taçlandırmak isteyenlerin gayesi oldukça açık ve sarîh değil mi?
III
Bebekler vardır, mışıl mışıl ana kucağında.
Bebekler vardır, bir istediği iki edilmeyen.
Bebekler vardır, özel doktorlarca evlerinde tedavi edilen.
Bebekler vardır, bakıcılarla bakılan.
Bebekler vardır, ninnilerle büyütülen.
Bebekler vardır, özel gıdalarla beslenen.
IV
Bebekler vardır, anne yüzü görmemiş,
Anneleri enkaz altında kalan.
Bebekler vardır, doğmadan hayata veda eden.
Bebekler vardır, gıdasızlıktan bir deri bir kemik.
Bebekler vardır, susuzluktan ölen.
Bebekler vardır, vahşice öldürülen.
Bebekler vardır, çocuklara bayram neşesi.
Bebekler vardır, tahtadan, pamuk dokumadan.
Bebekler vardır, rengarenk giydirilen.
Bebekler vardır, canlı gibi duran vitrinlerde.
Bebekler vardır, kana bulanmış çocuğun kucağında.
Bebekler vardır, yavrusu yerine annelerin bağrına bastığı.
Bebekler vardır, isimsiz mezarlara gömülü çocukların ismini taşır.
V
Şehirler vardır, bebeksiz kalan yerle dümdüz edilmiş.
Siz, hiç bebek gördünüz mü, düşlerinizde alnından kan sızan?
Şehirler bir bir yok ediliyor, an ve an.
Biz ağıtlar düzüyoruz, sımsıcak evimizde.
Masamızda kahvemiz, çayımız.
Ağlayan bebeklerin sesini duydunuz mu?
Yavrusu son nefesini veren annelerin boğazında yarım kalan hıçkırmaları.
Biz, klavye kahramanlığını hakkıyla yerine getiriyoruz, yumuşacık döşeklerde.
Açlıkla sınanan, susuzlukla imtihan edilen insanlığa aldırmadan, yemekleri dışarda yiyenlere tanıklık ediyoruz, yüklü faturalar karşılığında.
Kedisinin öldüğüne ağladığı kadar bebeklerin öldüğüne ağlamayan bir insana ne denilebilir?
İnsanlık yok olurken, şehirler gömülüyor, diri diri toprağa.
Bez bebeklerin değil, canlı bebeklerin hikâyesidir, ey âdem oğlu anlatılan.
Gazze'de insan, canlı ne varsa, hayvanat ve nebatat dahil öldürülüyor.
Toprak, su, hava zehirleniyor.
Hiroşima'dan, Nagazaki'den, Vi-et-nam'dan binlerce kat daha bombalanan Gazze, haritadan siliniyor.
Farkında değil misiniz?