SEYYİD KÂL HACI OĞLU, SEYYİD ŞEYH İBRAHİM KORKMAZOĞLU
Seyyid Kâl Hacı oğlu Seyyid Şeyh İbrahim Korkmazoğlu, 1907 yılında Şanlıurfa’nın Siverek ilçesine bağlı, eski adıyla Kafirilyas, günümüzde ise Zincirlikuyu olarak bilinen köyde dünyaya geldi. Soylu ve mübarek bir neslin temsilcisi olan Seyyid Şeyh İbrahim, bölge halkının “Mala Bub” adıyla andığı, köklü ve saygın bir Seyyid ailesine mensuptur. Bu aile, asırlardır ilim, irfan ve tasavvuf yolunda hizmet vermiş, manevi mirasını nesilden nesile aktarmayı başarmıştır.
Şeyh İbrahim’in soyu, İlim ve takva ehli olan büyük evliya Muhammed Mircan’a dayanır. Halk arasında Bub olarak tanınan Muhammed Mircan, Batman’ın Gercüş ilçesine bağlı Bagas (Boğazköy) köyünde metfundur. Türbesi, sadece bölgenin değil, yurdun dört bir yanından gelen ziyaretçilerin uğrak yeridir.
Bub’un evlatlarından; Seyyid Ahmed Şed Ebubekir, Diyarbakır’ın Kulp İlçesinde metfundur. Ahmed Şed’in evlatları; Seyyid Sin, Seyyid Seydoş, Seyyid Mem ve kızı Seyyide Zinê, Mardin’in Derik İlçesine bağlı Kümtere köyünde, Seyyid Dod bu köyden yaklaşık 10 km. uzaklıkta bir tepenin üzerinde ve Seyyid Kasım ile oğlu Seyyid Muhammed (2.Bub) ise Derik’in Dede köyünde metfundurlar. Malâ Bub, asırlardır bölge halkı arasında hikmet ve hürmetle anılan birs Seyyid kabiledir.
Seyyid Şeyh İbrahim, bu yönüyle hem halk nezdinde hem de ehl-i tasavvuf arasında derin bir itibara sahiptir. Babası, “Seyyid Kâl Hacı” adıyla tanınan zat, ömrünü ilme, takvaya ve tasavvufa adamış; ilmi derinliği, manevi dirayeti ve mütevazı yaşamıyla çevresinde bir mektep kurmuştur. Seyyid Şeyh İbrahim, böyle bir zatın terbiyesinde yetişmiş; daha çocuk yaşlardan itibaren bu manevi iklimin havasını soluyarak şekillenmiştir.
Şeyh İbrahim, zamanla yalnızca babasının izinden gitmekle kalmamış, kendi irfan ve hikmetiyle de halk arasında büyük bir itibara kavuşmuştur. Onun meclisi; âlimlerin, dertlilerin, arayış içindeki gönüllerin uğrak yeri olmuştur. Kapısı hiçbir zaman kapanmamış; hasta olanlar şifa, çaresiz kalanlar umut, mazlumlar ise adalet ve merhamet bulmuştur.
Onun varlığı; içinde yaşadığı toplum için bir sığınak, bir rehber, bir ışık olmuştur. İlmiyle olduğu kadar ahlakıyla da örnek olan Seyyid Şeyh İbrahim, tasavvuf yolunun inceliklerini, Allah’a yakın olmanın sırlarını, sabrı, tevekkülü ve insanlara karşı şefkati öğreten bir âlim ve kerametleriyle dillere destan olmuş, gönül dünyasını süsleyen manevi derinliğiyle halkın yüreğine dokunan bir mürşid-i kâmil olmuştur.
Çermik ve Siverek başta olmak üzere, Urfa’dan Diyarbakır’a kadar geniş bir coğrafyada onun adı hürmetle anılmış; duası, nasihati ve irşadı dilden dile aktarılmıştır. 1980 yılında Hakk’a yürüyen Seyyid Şeyh İbrahim’in vefatı, yalnızca ailesi ve yakın çevresi için değil, tüm bölge halkı için büyük bir kayıp olmuştur. Onun ardından boşalan yer, halen doldurulamamış; bıraktığı manevi miras, sadık gönüllerde bir meşale gibi yanmaya devam etmiştir.
Seyyid Şeyh İbrahim, rahmetle ve minnetle yâd edilen, ardında iz bırakan nadir şahsiyetlerden biridir…
Hamdullah IŞIK / malabub@yaani.com