Ezan Bülbülü: FETHULLAH HOCA
Â
Fethullah Hoca, Çermik’in seçkin eşrafından, saygıdeğer bir büyüğüydü. Gözlerinde küçük bir rahatsızlık olsa da, bu küçük sorun asla onun iç dünyasını etkilememişti. İleri yaşına rağmen, gönlünde taşıdığı büyük bir sevda vardı: İslam’ın nuru, Allah’a olan derin sevgi ve bağlılık. Yıllar boyu dini eğitim almış, Kur’an-ı Kerim’i ezbere okumuş ve müezzinlik yaparak halkın kalbine dokunmuştu. Saray Mahallesi’nde yaşasa da, her sabah, güneşin ilk ışıklarıyla birlikte, Kale Mahallesi’ndeki ulu camiye doğru yola düşer, orada ezanını okur, ruhların derinliklerine ulaşmayı başarırdı.
Â
Fethullah Hoca'nın sesi, benzersiz bir güzelliğe sahipti. Ezanı duyduğunda, tüm ilçe sanki zamanın durduğunu hissederdi. Her bir kelimesi, göğüslerin derinliklerinden süzülen, yüreklere huzur ve hüzün karıştıran bir melodi gibi yankı bulurdu. Özellikle sabah ezanı öncesinde okuduğu kasidelerdeki her nağme, adeta bir rüzgâr gibi geçer, ruhları sarar, bedenleri titretirdi. Fethullah Hoca'nın sesi, bazen Gelincik Dağı'nın yankısında kaybolur, bazen de kuytularda uğuldayan bir melodi gibi göklere yükselirdi. O ses, bir ezan bülbülünün nağmelerine benzerdi; kulağa değil, doğrudan kalbe hitap ederdi. Cuma sabahları, ezandan önce okuduğu salâ, dinleyenlerin gözlerini doldurur, bazen bir damla gözyaşı, kutsal anın huzurunda düşerdi. Aynı zamanda bir mevlithan olarak okuduğu mevlitler, dinleyenleri derinden etkiler, adeta bir cezbe ile sarar ve ruhları mest ederdi. O anlar, bir ömre bedel bir huzur, bir mana taşırdı.
Â
Ancak Fethullah Hoca’yı yücelten sadece sesi değildi. Kalbinin derinliği ve kişiliğinin zarafeti, onu gerçek anlamda bir lider yapıyordu. Efendiliği, ağırbaşlılığı, tevazusu ve hoşgörüsüyle çevresindeki herkese örnek olmuştu. İnsanlar, Fethullah Hoca’yı gördüklerinde, adeta bir huzur bulurlardı. O, sanki farklı bir dünyadan gelen, ışığıyla etrafını aydınlatan bir varlıktı. Çarşıda yürürken vakarla adım atar, her gördüğüne selam verir, her yüze gülümseyerek yaklaşırdı. Elindeki asası, sadece yolunu aydınlatmakla kalmaz, adeta ona eşlik eden bir dert arkadaşı gibi her anını anlamlı kılardı. Onun varlığı, çevresindekilere güven ve huzur verir, kimseyi kırmaz, her zaman sabırlı ve hoşgörülü olurdu.
Â
Fethullah Hoca, fazla konuşmazdı ama bir kez söz aldığında, kelimelerini en zarif şekilde seçerdi. Her sözü, derin anlamlarla dolu, hikmet taşıyan mücevherler gibi değerliydi. Güçlü bir hafızaya sahipti. Tanıştığı insanları, yıllar sonra görse de hemen sesinden tanırdı. 1990'lı yılların sonlarına kadar müezzinlik görevine devam etti. Emekli olduktan sonra da Çermik’ten ayrılmadı. 2006 yılı Ocak ayında ebediyete uğurlandı. Ancak geride bıraktığı o eşsiz ses, kalplerdeki huzur ve örnek kişiliği, her zaman hafızalarda kalacaktı. Fethullah Hoca, sadece bir ezan bülbülü değil, aynı zamanda bir gönül eri, bir iman dostu ve insanların ruhlarına dokunan bir ışık olmuştu. O, her zaman hatırlanacak ve örnek alınacak bir değer olarak kalacaktı.
Hamdullah IÅžIK / malabub@yaani.com