Çermik Kaplıcalarının Goncaları; DÖRT KARDEŞLER
Emin, Şeyhmus, Sait ve Kemal Karaaslan kardeşler, tıpkı Çermik Kaplıcaları’nın zarif ve solgun
açan goncaları gibiydiler… Hem birbirlerine derin bir sevgiyle bağlı, hem de zaman içinde
kökleri Çermik’e çok derinlere inmiş, saygın birer aile bireyi olarak, birbirlerini tamamlayan
dört ayrı yaprak gibi, ama her zaman birlikte olan bir birlikteliğin simgeleriydiler. Her an, her
zaman, her koşulda yan yana durarak, birbirlerine olan bağları ile çevrelerine de örnek
oldular.
Bu dört kardeş, Çermik’in köklü ailelerinden gelerek, hayatları boyunca hiç ayrılmadılar.
Onların birlikte geçirdiği yıllar, sadece bir iş hayatının ötesinde, aynı zamanda birbirlerinin en
yakın dostu, en büyük destekçisi oldukları bir yolculuktu. Hem aile olarak hem de iş ortağı
olarak her zaman yan yana durdular. Onlar, belki de “ayrılsak da beraberiz” sözünü en içten
yaşayan, bu felsefeyi gerçeğe dönüştüren insanlardı. Evleri ayrıydı, fakat kalpleri her zaman
bir aradaydı; hayatları da aynı şekilde, birbirinden ayrılmaz bir bütün halindeydi.
Kardeşlerin birlikte başlattığı otel işletmeciliği, sadece bir iş değil, onların hayatlarının en
önemli parçası, bir yaşam felsefesi haline gelmişti. Hem işletmecilik hem de yaşadıkları hayat,
onların birbirlerine duydukları derin sevgi, saygı ve bağlılıkla her geçen gün daha da büyüdü.
Bu süreçte, yalnızca işlerini değil, aynı zamanda insanlığa örnek olacak bir yaşam biçimini de
benimsemişlerdi. Kardeşlerin yaşadıkları bu birliktelik, sadece iş dünyasında değil, hayatın
her alanında, erdemli ve değerli bir yaşam sürme gayreti içinde olmanın simgesiydi.
Çalışmaları, azimleri ve birbirlerine duydukları sadakatle, onlar toplumda gerçek anlamda
"kardeş" olmanın ne demek olduğunu herkese gösterdiler.
Emin, Şeyhmus, Sait ve Kemal Karaaslan kardeşler, sadece birbirlerine olan bağlılıkları ile
değil, aynı zamanda akrabalarına, komşularına ve çevrelerine karşı da son derece samimi,
dürüst ve yardımsever bir yaklaşım sergileyen kişiliklere sahiptiler. Hiçbir zaman başkalarını
incitmediler, tüm ilişkilerinde iyilik, nezaket ve güveni ön planda tuttular. İşlerinde asla
açgözlü olmadılar; rızıklarına kanaat ettiler, her zaman şükrür ve minnettarlıkla yaşadılar.
Dört kardeş de; ahlak, edep ve adap timsali şahsiyetlerdi. Hem kendileri hem de çocukları, bu
değerlerle büyüdü ve topluma, insanlığa faydalı bireyler olarak yetiştiler.
Hayatları boyunca birbirlerine duydukları sevgi, destek ve bağlılıkla şekillenen bu güçlü bağ,
sadece kendi ailelerine değil, çevrelerine de ilham kaynağı oldu. Hem işlerinde hem de
yaşamlarında gösterdikleri erdem, onları sadece birer başarılı iş insanı değil, aynı zamanda
örnek alınması gereken birer karakter olarak tarihe kazandırdı…
Hamdullah IŞIK / malabub@yaani.com