Çalışmayı Erdem Bilen Adam:
DEĞİRMENCİ FAHO (FAHRİ DEĞİRMENCİ)
Fahri Değirmenci Çermik’in yerlilerindendir. Köken olarak nereden geldikleri bilinmiyor. Resmi kayıtlara göre 1906 yılında Tepe Mahalle’de doğmuştur. Henüz 6 yaşındayken babası vefat eder, öksüz kalır. Bundan sonra çileli yaşamı başlar. Amcası yanına alır. Amcasının hanımı kendisinin deyişine göre, “çok zalim bir kadındır”. Hem aç bırakır hem de en zor işleri kendisine yaptırır. Annesi de o zamanlar Süslü Kamber (Sümbül)’le evlenir. Günler su gibi akıp geçer. Büyür, Faho ismiyle anılır. Evlenir, çocukları olur.
1950’li yılların ikinci yarısında eşi hastalanır. Bedenen zayıflar. Ağrı ve sancıdan duramaz. Sürekli kusar, yemek istemez. Faho amca bu duruma çok üzülür, eşine teselli vermeye ve ona yardımcı olmaya çalışır. Zaman ve parasal kayıpları olur, ama durumundan hiç şikâyet etmez. Eşinin hastalığı nedeniyle evdeki tüm işlerin tümünü hemen hemen kendisi yapar. Kapı kapı dolaştırır, Çermik’te ve civar köylerde sağlıktan anlayan tüm sağlıkçılara ve derin hocalara değişik tarihlerde eşekle eşini götürür, ama musallat olan zalim dert eşinin yakasını bırakmaz.
O zamanlar sağlık hizmetleri yeterli ve yaygın olmadığından dolayı sınırlı sayıda doktor bulunmaktadır. Çok sonraları, 1960’li yılların sonlarında Ankara’ya yerleştiklerinde hastalığının nedeninin safra kesesinde oluşan taş olduğu, ağrı, sancı ve kusmalara sebebiyet verdiği anlaşılır ve ameliyatla bu sorundan kurtulur. Geçmişini, yoksulluk yıllarını hep hatırlar; özellikle, açlık çektiği yılları hiç unutmaz. Ekmeğe olan saygısı, çektiği sıkıntılardandı. Yolda, sokakta nerede bir ekmek parçası görse yerden alıp öperek uygun bir yere bırakır, sofrada kalan yemek ve ekmek dilimlerinin atılmasına karşı çıkar. Paraya önem verir ama asla para için değerlerini ayaklar altına almaz, para için yalan söylemez.
İyi bir culfacıydı. Kız torunu Müslüm Üzülmez anılarında culfacılığını şu sözlerle anlatır: “Çocukluğumda Çermik’e dedemin yanına çok giderdim. Her gittiğimde dedem çoğunlukla culfa tezgâhında bez dokurdu. Dedemi, dedemin dokuma tezgâhı başındaki oturuşunu, omzunda hep asılı duran mahrama denilen büyük mendiliyle terini silişini, Hekal Dağı’nın önünde ip yumaklarını şirezlemesi ve çezme çözüşünü, Ömer dayımla ona yardım edişimizi unutmadım. Dedem iyi bir culfacıydı.
Dokuduğu culfa bezlerini Ergani’ye eşekle getirip Meydan’da satardı. Aynı zamanda eşekle nakliyecilik yapardı. Sadece dokuma bezi değil, kışları koşullar uygun olduğunda pirinç, kuru fasulye, kuru üzüm; yazları ise biber, patlıcan, domates, yeşil fasulye getirip satardı. Dönüşte de sabun, şeker gibi temel ihtiyaç maddelerini götürürdü. Dedemle birlikte eşekle bende birkaç kez Ergani’den Çermik’e (35 km.’lik yolu) gidip gelmişliğim olmuştur.”[1] (M.Üzülmez, Yoldaş Koçero, s.38-39.)
Müslüm Üzülmez ayrıca, Faho amcadan veciz söz niteliğinde bir aktarımda da bulunur: “Faho dedem, ‘İnsanın en hayırsızı; nankör olanıdır’ derdi. Ve insanın, ‘anaya, babaya, doğduğu ve ekmeğini yediği yere, kendisine yardım edene bir borcu olduğunu’ söylerdi hep. ‘İnsan borcunu ödemeli ki, hem bu dünyada, hem de öbür dünyada yüzü kara olmasın, ak olsun’ deyişini ise hiç unutmadım.”
1960’lı yıllar Çermik’ten bazı ailelerin Ankara, İstanbul, İzmir, Adana ve Mersin gibi büyük kentlere göçün başladığı yıllardır. Foho amca da, erkek çocuklarının 1960’lı yılların sonunda Ankara’ya yerleşmesi nedeniyle, kendisi de ailece Ankara’ya gidip yerleşir. İskitler-Kazıkiçi Bostanları’nda bir kazan fabrikasında gece bekçiliğine başlar. Burada bir müddet çalıştıktan sonra Kazıkiçi Bostanları’da ufak bir barakada bakkaliye dükkânı açıp, oğlu Ömer’le birlikte çalışırlar.
Ankara’ya yerleşir ama o rüyalarında hep Çermik’i görür, tanıdık ortamlarda yapılan sohbetlerde hep Çermik ve Çermikli tanıdıkları anlatır. Ve nihayet vakit tamam olur, 1999 yılında Ankara’da vefat eder. Mezarı Yenimahalle Karşıyaka Mezarlığı’ndadır. Faho amca, onuru, alın teri ve ekmeği kutsayan; çalışmayı erdem, tembelliği ayıplayan ve hiç kimseye minnet etmemeyi kendine ilke edinen biriydi. Mekânı cennet olsun…
Hamdullah IŞIK / malabub@yaani.com
[1] Üzülmez, Müslüm. Yoldaş Koçero, TÜSTAV Yay. İstanbul, 2011, s.38-39