|
Tweet |
75 Yaşında Bir Çocuk Öldü..!
“Bir eşkıya öldüğü zaman bir yıldız kayar,” diyordu eski filmlerden bir replik. O gece, Gök yüzünden bir yıldız kaydı. Belki de gökten süzülen o ışık, 75 yıl boyunca içinde büyüyememiş bir çocuğun vedasıydı.
Mehmet Milli… Halkın dilinde Plîng. Dışarıdan bakıldığında kaplan kadar sert, adıyla anılır bir efsane. Ama gerçekte, daha çocukken babası öldürülen, kardeşinin kanına tanık olan bir yetimdi. Çocukluğu, bir gecede elinden alınmıştı. O gün, sırtına kaldıramayacağı bir yük yüklendi ve bu yük, ömrünün sonuna kadar omuzlarında kaldı.
Arabük köyünde dut ağacının gölgesinde oynayacağı oyunlar yarım kaldı. Arkadaşlarının kahkahaları arasında onun payına düşen, gölgelerle konuşmayı öğrenmek oldu. Bir çocuğun en çok aradığı şey, babasının omzudur. Mehmet’in o omzu hiç olmadı. Gözlerindeki çocuk bakışı, yerini zamanla kimsesizliğin ürkek ama dirençli bakışına bıraktı. Hayatın ona söylediği ilk söz, “Kendi yolunu kendin bulacaksın,” oldu.
Gençlik yılları, kaçışlarla, sürgünlerle geçti. Suriye’nin dar sokakları, İsveç’in uzun kış geceleri, Romanya’nın ıslak kaldırımları… Yabancı dillerin, yabancı yüzlerin arasında Mehmet, aslında hep çocukluğunu aradı. Babasının yokluğunu, kardeşinin sessizliğini, köyünün üzerine çöken kara haberleri ömrü boyunca kalbinde taşıdı.
Yaşar Kemal’in ona dair söylediği rivayet edilen o söz hâlâ kulaklarda: “Önce seni tanısaydım, İnce Memed’i değil, senin hayatını yazardım.” Çünkü onun hikâyesi, bir eşkıyadan çok, çocuk yaşta elinden alınmış masumiyetin ve bitmeyen yalnızlığın hikâyesiydi.
Ve şimdi, ölüm haberi Urfa’ya bir yıldız kayması gibi düştü. İnsanlar dualarla, hatıralarla, tartışmalarla uğurlayacak . Ama geriye kalan tek hakikat şuydu: Yetim bir çocuk, 75 yıl boyunca büyüyemeden yaşadı ve çocuk olarak öldü.
Gökyüzünden kayan yıldız o gece hepimize aynı mesajı verdi: Yetim bırakılan hiçbir çocuk aslında büyümez. Onlar, ya sessiz kahramanlara dönüşür ya da geride kalanların vicdanına ağır bir soru işareti bırakır.
Taha Eyyüp Siyahhan
Şanlıurfa